14 Nisan 2025 09:45

BirGün 21. yaşını kutluyor. Yayımlanan açıklamada "Bugün bir yılımızı daha geride bırakıyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yılı da baskılarla, davalarla, tehditlerle geçirdik. Yazarlarımız, yöneticilerimiz gözaltına alındı. Para ve hapis cezaları geldi. Haberlerimiz erişime engellendi. Ancak biz pes etmedik. Halkın sesi olmaya devam ettik. Ne korktuk ne geri çekildik. Gerçekleri yazmaya, halkın haberini yapmaya, hakikati savunmaya devam ettik. Nerede bir direniş, mücadele varsa onun sesi olmayı sürdürdük" denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

"Yaptığımız her haberin, adaletsizliğe karşı yükselen bir ses olduğuna inandık. O ses büyüdükçe, her yaştan genç gazetecinin kalemiyle ödüllere, onurlara dönüştü. Aldıkları ödülleri katledilen kadınlara, susturulmak istenen gazetecilere, işinden edilen emekçilere, darbelere, direnen öğrencilere adadılar.

Hakikat sansüre sığmaz

Timur Soykan, yıllardır organize suç, kara para, çocuk istismarı, mafya-devlet ilişkisi gibi en derin karanlıkları ortaya koydu. “Skandal Düğün” haberiyle Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından Yılın Haberi Ödülü’ne layık görüldü. Ama o sabah, ödülünü almaya hazırlanırken polis kapısını çaldı. “Şantaj” ve “tehdit” iddialarıyla gözaltına alındı.

Soykan, yaşadığı durum ve 21. yılımız için şu sözleri söyledi: “BirGün olarak, araştırmacı gazetecilikte önemli ödüller aldık. Bunlardan biri de Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’ydü. Bu ödüle, yargıdaki rüşvet çarkını ortaya koyduğumuz bir haberimizle layık görüldük. Ancak ödülün verildiği sırada ironik bir gerçek vardı: Haber ortada yoktu. Çünkü o haber, yargı kararlarıyla, akıl almaz gerekçelerle erişime engellenmişti. Ödülümüz vardı ama haberimiz internetten silinmişti.

İkinci olay da çarpıcıydı: Çağdaş Gazeteciler Derneği, yayımlanan “Skandal Düğün” haberimiz nedeniyle bizi ödüle layık gördü. Ödülümü almak üzere Ankara’ya gitmem gerekirken gözaltına alındım. Üstelik hakkımdaki suçlamalar tamamen dayanaksızdı. Ödülümü benim adıma meslektaşım aldı.

Bu iki olay, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün geldiği noktayı ortaya koyuyor. Biz ise tüm baskılara rağmen geri adım atmıyoruz. Çünkü biliyoruz: Hakikat sansüre sığmaz. Gazetecilik suç değildir.”    

Soykan dışında da bu yıl BirGün’e emek veren arkadaşlarımız birçok ödüle değer görüldü.

İsmail Arı, “Kamu vakfı naylon faturalarla soyulmuş” başlıklı haberiyle Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü’ne layık görüldü.

Deniz Güngör, özel hastanelerdeki skandalları ifşa etti. “Yargıya yalan söylediler” başlıklı haberiyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden Sağlık Haberi Ödülü aldı. İlayda Kaya, “Sisteminizin mağduru yine kadınlar” övgüye değer görüldü. Sibel Bahçetepe’nin adalet terazisini sorgulayan haberi, araştırmacı gazetecilik ödülü aldı. Tuğçe Çelik, ‘Türkiye tarımına medya aracılığı ile yaptığı katkılardan dolayı’ Türkiye Ziraatçılar Derneği tarafından ödüle layık görüldü. Havva Gümüşkaya ise TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından Basın Ödülü’ne layık bulundu. Gökay Başcan TMMOB Şehir Plancıları Odası’nın verdiği ‘Kent Planlama Basın Ödülü’nün sahibi oldu. Sayfa tasarımcılarımızdan Özgür Çeliktürk iç sayfa alanında övgüye değer bulundu. Sarya Toprak “Cinsel saldırılarda kaçak ilaç oyunu” haberi ile TGC’den "Kadın Haberi Ödülü’nü ‘‘İktidar kürtaj karşıtlığını besliyor: Hikâyelerimiz ortak’’ başlıklı haberiyle İTO’dan ‘‘İnternet Haber-Araştırma Ödülü’nü aldı.

BirGün’ün “Dışarıda Kimse Var mı?​” başlıklı 6 Şubat tarihli manşeti, MediaCat’in farklı disiplinlerden uzman isimlerle seçtiği en iyi manşeti ve kapağını değerlendirdiği 90 ulusal gazete ve dergi arasından yılın manşeti seçildi. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde attığı “Hayatı İstiyoruz” manşeti ve 2 Şubat günü atılan “İyi bir haber yok ki yazalım” manşeti de listedeki yerini aldı. Böylece yılın manşetlerinden yarısını, BirGün’ün manşetleri oluşturdu.

Gözdağı vermek istediler

Halk Bank tarafından www.birgun.net ve BirGün gazetesine 5 Haziran 2024 tarihinde ‘‘Halkbank’tan mafyaya 550 milyon kredi’’ ve ‘‘Halkbank’tan mafyaya kredi’’ başlıklarıyla yayınlanan haberler nedeniyle 1 milyon TL’lik tazminat davası açıldı. Yönetim Kurulu Başkanı’mız İbrahim Aydın’a “Usulüne uygun tekzip yayımlamamak” iddiasıyla ayrı ayrı dosyalardan toplamda 127 bin 610 TL para cezası verildi.

8 Şubat 2025 tarihinde birgun.net Yayın Koordinatörleri Uğur Koç ve Berkant Gültekin ile birgun.net Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yaşar Gökdemir, Sabah gazetesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e ziyaretinin haberleştirdikleri gerekçesiyle "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme" suçlamasıyla gözaltına alındı. Gültekin savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Koç ve Gökdemir de adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

19 Mart’ta iktidar rejiminin İBB’ye yönelik darbe girişiminin ardından Saraçhane’de başlayan eylemleri takip eden muhabirlerimiz Ebru Çelik ve Deniz Güngör, haber takibi yaptığı esnada polisin işkencelerine maruz kaldı. Darp edilen muhabirlerimiz, basın mensubu olduklarını söylemelerine rağmen darp edildi. Çelik’in maskesini çıkarıp yakından biber gazı sıkan polisler, yerde tekmelemelerine rağmen öfkelerini dindiremedi. Güngör’ün ise vücudu plastik mermi morluklarıyla doluydu.

20 yıl ‘bir düş'e dönüştü

Gazetemizin 20 yıllık hikâyesi de bu yıl içinde “Bir Düş”e dönüştü. Geçtiğimiz yıl gösterimini gerçekleştirdiğimiz Bir Düş belgeseli, 20 yıllık kolektif emeğin. İstanbul’da Cemal Reşit Rey’de başlayan “Bir Düş” yolculuğumuz Karadeniz’in köylerine, Ankara’dan Eskişehir’e. Ülkeye sığamayıp Avrupa’da, toplam 67 noktada en az 35 bin okurumuzla buluştu. Belgesel, bazen gülümsetti, bazen yürek burktu. Her gösterim alkışlarla son buldu.

Belgeselin Yürütücü Yapımcısı BirGün TV Yayın Müdürü Emre Yıldırım şunları söyledi: "Bir Düş, sadece bir belgesel değil; halkın haber alma hakkını savunanların, özgür basının ve dayanışmanın hikâyesidir. BirGün’ün 20 yıllık yolculuğu, okurlarının sarsılmaz desteğiyle mümkün oldu. Bu belgesel, bağımsız gazeteciliğin halkın gerçekleri öğrenme arzusu ile birleştiğinde nasıl bir güce dönüşebildiğini anlatan umut dolu öykü. BirGün’ün hikâyesi, hepimizin hikâyesidir."

Her direnişte biz vardık

Grev çadırında, protestonun önünde, adliye kapısında, kampüs girişinde hep birlikteydik. Biz haber yaptık, okurlarımız sesimize ses kattı. Manşetlerimiz bazen slogan, bazen pankart, bazen ağıt oldu. BirGün, 21 yıldır sadece gazete değil, bir direniş, bir umut hattı oldu.

12 Temmuz’da Elazığ’da, Eti Krom A.Ş.’ye bağlı maden ocaklarında çalışan işçiler, insanca yaşamak için iş bıraktığında biz de onların yanındaydık. Kameramızla, kalemimizle, yüreğimizle…

İstanbul Çatalca’da, Tekgıda-İş’e üye oldukları için Kod-46 bahanesiyle işten atılan 146 Polonez işçisinin 6 ay süren direnişinde, fabrika önündeki çamura, soğuğa, susuzluğa rağmen seslerini duyurmak için gösterdikleri çabada, hep omuz omuzaydık. Evlerindeydik, sofralarında, gece nöbetlerindeydik, adliye koridorlarında. Kadın emekçilerin sloganları bizim başlığımız oldu.

MERSEN’de, Kocaeli’nin sanayi tozları arasında direnen metal işçileriyle 100 gün boyunca omuz omuzaydık. Sefalet dayatmasına karşı dik duran her emekçide, BirGün’ün kalbi attı.

Tarlada, ovada, ürününü satamayan çiftçilerin isyanında, biz sadece tanıklık etmedik; onların “Geçinemiyoruz!” çığlığını manşet ettik. “Hükümet istifa!” sesine omuz verdik.

İliç’te, toprağın altında kalan 9 madenciyi unutmadık. Ağustos’ta aynı ocakta 187 işçi daha işten çıkarıldığında bu ülkenin adaletini, bu sistemin vicdanını bir kez daha sorguladık. Gözyaşını, öfkeyi, haklı talebi sayfalarımıza taşıdık.

Fernas Madencilik işçileri, Soma’dan Ankara’ya yürüdüğünde biz de onların gölgesinde yürüdük. Attıkları her adım, iktidarın adaletsizliğine bir çentikti.

Gebze’de, Hitachi Energy işçileri MESS’in sefalet dayatmasına karşı greve çıktığında 2 bin yürekle birlikte direndik. Onların zaferini, “Kazandık!” manşetiyle ülkeye duyurduk. Kartalkaya’da çıkan yangında 76 canı kaybettik. Sayfalarımız siyaha büründü. Çocukların, emekçilerin, yoksulların hayattan koparıldığı her yerde hesap sormak için kalemimizi kın gibi tuttuk.

Son olarak 19 Mart’tan bu yana başlayan protestolarda başta gençlik olmak üzere tüm meydanlara akarken onların sesi de BirGün’de yankılandı. İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den ülkenin her noktasındaki eylemler BirGün’de yer aldı.

BirGün bugün 21 yaşında. Ne bir patronu oldu ne de sırtını dayadığı bir sermaye. Ama sahipsiz de olmadı. Çünkü bu gazetenin sahibi, yıllardır okuduğu her satırı didik didik ettiği okurun kendisi. Direnişte kol kola yürüdüğümüz her işçi, her kadın, her öğrenci, her çiftçi bu gazetenin gerçek sahibi. Biz sırtımızı bu halka yaslıyoruz. (Medya Servisi)

Evrensel'i Takip Et